8 Mart 2013 Cuma

Elektronik Sesler

Sanayi devrimi öncülüğünde gelişen yirminci yüzyıl teknolojisi kendisini bir çok alanda göstermiştir. Bu alanlardan biri de şüphesiz "müzik"tir. Özellikle geçtiğimiz yüzyılın son yarısında başlayan deneysel çalışmalar elektronik müziğin doğmasına katkıda bulunmuştur. Stüdyoda üretilen dijital sesler yeni neslin ilgisini çekmiştir ve elektronik müzik özellikle 1980 ler'den sonra patlama göstermiştir. O dönemde yapılan müzik tamamen elektronik olmasa bile, geleneksel otoritelerden çok sert eleştiriler almıştır. Disco, funk, pop ve electro yerini yavaş yavaş house, techno ve breakbeat'e bırakmıştır.

Önceleri yeraltı (underground) müziği olarak görülen elektronik dans müziği yirmi birinci yüzyılda artık su yüzüne çıkmıştır. Bu müziği yayımlayan bir sürü plak şirketi ve radyo yasal olarak varlığını sürdürmektedir. Elektronik müziği tanıtan bir sürü belgesel vardır. Bu belgesellerde bu müzik akımının temsilcileri ve bu türü dinleyenler hakkında ayrıntılı bilgi bulmak mümkündür. Çok ünlü prodüktörler ve DJler elektronik müziğin tanıtımında etkili olmuşlardır. Günümüzün akımını oluşturan house, techno, trance, drum'n'bass, trip hop, acid jazz, down tempo ve IDM(Intelligent Dance Music) gibi türler bile kendi içinde tech-house, jazzy house, tech-trance'e ayrılmaktadır. Gelişen teknolojiyle beraber sürekli olarak yeni bir şeyler yaratılmakta... Geçmişin funk'ı, disco'su bugün yukarıda belirttiğim türlerde hayat bulmuştur. Bakalım bugünün house ve techno'su yarın hangi türde hayat bulacak?


Bu yazımda sizlere elektronik müziğin gelişimini getiriyorum. 1950 ler'den 1990 lar'ın başına dek hakim olmuş belli başlı türlere odaklanacağız ve bunların özelliklerine göz atacağız. 1950 ler'de Paris'te Pierre Schaeffer, çevreden gelen seslerle müzik aletlerinden gelen sesleri kullanarak "concrete musique"olarak adlandırılan türü oluşturmuştur. Ayaksesleri ve araba sesleri gibi örnekleri kullanmıştır. Aynı dönemde Cologne'de, Karl-Heinz Stockhausen gerçek elektronik müzikle deneysel çalışmalar yapmaktaydı. 1950-1954 yılları arası kaydedilen ve belki de "ilk" elektronik form sayılan türü Edgar Varese'nin "Deserts" parçasında bulabiliriz. Bu gibi aktiviteler "electronica"nın temellerini oluşturmuş ve bu müziği -şu an çok önemsiz gibi gözükse de- yirminci yüzyılın belli başlı akımı yapmıştır.

1960lar,70ler ve 80ler'de daha da gelişti ve popüler müzik alanında yerini aldı bu akım. Çok önemli öncüler vardı(Kraftwerk); "karanlık" diye adlandırılan Avrupa elektronik müziği vardı (New Order, Front 242); daha hafif olan Amerikan disco'su (Giorgio Moroder) da çok popülerdi. James Brown öncülüğünde funk, dünyanın her yerinde ilgi görmeye başladı. Elektronik müzik, bu Avrupai ve Amerikan elektronik ve ritmik kökenlere dayanıyordu. Gelişerek house, techno, trance, breakbeat ve jungle gibi alt dallara ayrıldı. Özellikle bugün, 21. yüzyıl teknolojisinin getirdiği yeniliklerle bu alt dallar arasında bile tech-house, tech-trance gibi türevler yer almaktadır.

Altmışlı yılların sonlarında, pop grupları bas gitar, davul ve gitardan farklı aletlerle çalışmalara başladılar. 1967'de "Silver Apples" adlı grup oluştu ve bir yıl sonra ilk albüm piyasaya sürüldü. Diğer bir öncü de "Kraftwerk" topluluğudur. 70 ler'de ilk kayıtlarını çeken grup, yüzde yüz elektronik olarak, yeni akımları ve techno'yu etkilemiştir. 1977'de "Trans Europa Express"i yayınladılar. Diğer önemli topluluklardan biri de Soft Machine(minimal müzik)'dir. Brian Eno ise ambient müziğinin öncülerindendir.

ELECTRO

Electro, hip-hop ve techno'nun geldiği türdür. "Detroit's Aux 88" gibi hayati etkinliklerin getirdiği yapılanmalar bu müziğe katkıda bulunmuştur. Afrika Bambaata'nın "Planet Rock" 45liği 1982'de ortamı hazırladı. Bu akım 4/4 vuruş stilini kullanır ve tamamen Kraftwerk vuruşlarından etkilenmiştir. Sonradan eklenen davul örnekleri değişik bir boyut kazandırmıştır. Bu dönemden sonra "break dance" ve "electric boogie" belli başlı dans türleri olmuştur. Arthur Bake en önemli prodüktörlerdendir. Juan Atkins'in Model 500'ü Detroit techno'yu oluşturdu.

1998'de electro'da bir canlanma yaşandı. Bir electro türü de Funky electro'dur. Çünkü "snare davulu"nun 2. ve 4. vuruşları eğlenceli bir ritim oluşturdu. Yeniden canlanan electro'ya ayrıca Nu Electro da denir.

Electronic Body Music, electro'nun çok ağır bir türüdür. Vuruşlar ve baslar çok güçlüdür ve bu endüstriyel bir lezzet uyandırır. Bundan dolayıdır ki elektronik müziğin diğer bir adı da "endüstriyel müzik"tir. "Front 242" gibi gruplarla 1985'ten 1988'e dek, bu tür Belçika'da zirvedeydi. Electro sanatında, New Beat diğer bir "pre-electronica" türüdür. Balçika'dan gelen bu tür 1988-89 yılları arasında -çok kısa süreliğine de olsa- Amerika'da bile çok başarılı olmuştur. Plaklar 33 rpm hızında çalınıyordu ve hız %8'e kadar arttırılıyordu. Buna "33+8" akımı denildi. New Beat daha iyi bir dans ritmine sahipti ve dans ortamları için daha da uygundu. Bundan dolayıdır ki techno'ya büyük katkısı olmuştur.

DISCO

Herkese hitap eden "house" bir kerede ortaya çıkmasına rağmen, çıkışı bazı kökenlere dayanıyordu. 70li yılların ortalarına dayanan "disco", house'un öncülerindendir. Gloria Gaynor, Donna Summer, Giorgio Moroder, The Beegees vb. gruplar disco'nun temsilcileridir. Kendine has bir özelliği var disco'nun: 1 2 3 4 şeklindeki ritim. 1. ve 3.de bas davulu duyarsınız; 2. ve 4.de el vuruşları vardır. Bu house için de geçerli bir özelliktir. Dahası da var: "Sallanan sesler"(swinging sounds) olarak adlandırılan vokaller ve boru sesleri vardır. Klasik disco'ya en iyi örneklerden birisi Coffee'nin "Casanova"sıdır. Mutlaka dinleyin derim.

Hi NRG, disco'nun devamı gibidir. Hız daha fazladır ve sesler daha elektroniktir. Italo da disco'dan türemiştir ve -bu çok önemlidir- tamamen elektronik olan "ilk" dans müziğidir.

FUNK

James Brown, Sly Stone ve George Clinton funk müziğinin temel taşlarıdır. 60lı yılların ortalarında gelişmeye başladı. Bas ve davul vuruşlarına dayanan dans müziğidir. Bas gitar çok önemlidir. Yine dinlemenizde yarar var diye düşündüğüm isim Sly Stone için "popping bass türü"nü yaratan Larry Graham'dır. Ancak dans müziğinin evriminde, James Brown'un getirdikleri daha da önemlidir. George Clinton, Philadelphia'dan geliyordu ve kendine has P-Funk'ı oluşturdu. "Parliament" ve "Funkadelic" gibi grupların kullandığı bu tür ilerleyici(progressive) bir özellik gösterir.

James Brown'un stiline "rare groove" adı verildi. Funk ve breakbeat'i kullanarak daha da ilerleyen akım jazzdance'tir. Aynı zamanda "acid jazz" adıyla da anılır. Bu dönem acid house'un da ünlü olduğu dönemdir. Bu aksak ritimler, rap ve hip-hop'un gelişimine büyük katkıda bulunmuştur. Geleneksel hip-hop sound'unu oluşturacak olan "I Know You Got Soul" 45 liğini Bobby Byrd piyasaya sürmüştür.

Yeni neslin temsilciliğini üstlendiği elektronik müzik geçmişten günümüze bir köprü oluşturmuştur. Öyle görünüyor ki bugünün elektronik müziği de yarına açılan bir pencere olacaktır. Şimdilik hoşcakalın ve "elektronik sesler"le kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder